BÖLÜM 1
Gün ufuktan bir adam boyu açılmış yansıması binaların taş duvarlarından arnavut
kaldırımlarına doğru inmeye başlamıştı. Şehir sıradışı kara bir telaş kovalamacasındaydı.
Ulusal bayram gibi özel günlerde anca rastlanan kalabalık bugün caddelerdeydi. Ortalık
zıtlıklar geçidiydi. Bunca kalabalık sessizlik yemini etmiş gibilerdi. İhtiyarların ellerindeki
bastonların arnavut kaldırımlarındaki sesleri ortalığı yarıyordu. Herkes fısıltıyla konuşuyordu
veya hiç konuşmuyordu. Yeni karşılaşanlar sabah seranatlarını baş selamlamaları, vücut
dilleri ile yapıyorlardı. Ayakkabıların altında kayan taşların bile gıcırtısı duyulabiliyordu. Köşe
başlarında elleri ceplerinde beklediklerinin gecikmesinden sıkılanlar, çenelerini yukarı
kaldırarak topukları üzerinde köşeyi dönenlerden beklediklerinin olup olmadığını sabırsızlıkla
görmeye çalışıyorlardı. Kalabalık sel olmuş sessizce şehrin dar sokaklarından meydana
doğru akıyordu.
Komşulardan yeni sokağa çıkanlar al kapılarını hırsız sesliğinde kapatmaya çalışıyorlardı.
Görünmeyen bir korku şehri ele geçirmiş gibiydi. Şehir geleceğini bildikleri bir dehşeti
karşılamaya hazırlanıyordu.