Öykü

KAÇIŞ

Taburdan firar edeli çok geçmeden tepeyi kestirmeden aşmayı başarmıştım. Dikine
koşmaktan ve adrenalin yoğunluğundan nefesim kesilmişti. Bayır aşağı koşarken ne kadar
nefesimi düzeltmeye çalışsam da hala nefes almakta zorlanıyordum.Korku algı aralıklarımı
açmış,panik karar alma mekanizmamı hızlandırmıştı.Hemen karşı bayırın yamacındaki
diğerlerine göre büyükce duran çalılık dikkatimi çekti. O tarafa giden patikanın şeklini kafama
kazıyarak patikaya en uygun girişi planlayıp o tarafa yöneldim. Engimden indiğim hızla yolu
geçip bayıra sarınca bastığım taşın ters dönmesi ile geriye doğru savrulmaktan son anda
koymuş olduğum elim ile geriye yuvarlanmayı önlemiş olsam da yüzü koyun yere yapışıp
seksen doksan santim geriye kaydım. Koşmaktan ve yüksek adrenalinden kesilmiş olan
nefesimi dinlendirmeyi istesem de yere ilk koyduğum elimin sızlaması kendime getirdi.
Geriye dönüp oturup elime baktığımda taşların elimin üst derisini kaldırdığını ve toprağa
bulanan elimden kan tomurcuklarının dışarıya çıkmaya çalıştığını gördüm. Elimi göğsüme
doğru silip yüz hizama getirip üfleyerek yanan sızının ve toprak parçalarının avuç içimden
gitmesini uğraştım.


Okumaya devam →

Öykü

UYDU TOSLAŞMASI

Hay böyle saate de saatin alarmına da…Kafamı yastıktan kaldırmaya çalışsamda yatak
yapışkan otu olup,sarıp sarmalamış bırakmıyor. Kapalı radyoymuşum da şimdi off dan on’a
getirilmişim. Afrika’nın tüm kabileleri kafamın içine toplanmış birbirleriyle yarışırcasına en
kötü ezgileri çalıp,başımı çatlatırcasına tepiniyorlar.Başım çatılıyor.Parmağımı kıpırtacak
dermanım yok.Kendimi o kadar kötü hissediyorum ki;sormayın. Kurulmuş saat halden anlar
mı? Kalk diye alarm kendini yırtmakta diretiyor. Değil kalkmak başımın içerisinde fırtınalar
koparan alarmın sesini kesmek için ertele düğmesini basmaya güc bulamıyorum. Bu ne
kadar devam etti bilemiyorum; birden içimden kopan bir öfke fırtınası beni komidinin
üzerinde kendini yırtan saate savurdu.Değil alarmı kapatmak saati kablolarıyla beraber çekip
diğer taraftaki duvara fırlattım.Tam bir ege şivesi ile dilime gelen tüm küfürleri saatin
arkasından katıksız yolladım

Okumaya devam →

Öykü

SIĞIRCIKLAR

2011 Libya nın son devlet başkanı Kaddafi’nin ölümünden tam bir düzine yıl geçmiş
olmasına rağmen; savaşan iki taraf ne birbirine üstünlüğünü kabul ettirebilmişler ne de
çatışmalardan harap olan ülkede barış sağlanabilmişti.Ülke başsızlığa düşmeye görsün
iktidarın o muhteşem gücünün cazibesi en antimilitarist insanları bile cezbeder. Bundan gayri
o gücü ele geçirebilmek için her yol mübahtır. Amaca ulaşmak için ne yapılması gerekirse
hunharca yapılır. Acımasızca,gaddarca. İnsan hayatını hice sayarak. Ülke açlıktan, susuzluktan can çekişirken gencecik insanların bedenlerini ekmek ,kanını su diye ortalığa saçarlar.

Okumaya devam →
Öykü

ÇİLEHANE

Karanlık.Karanlık.Koca zifiri kapkaranlık.Allahım bu nasıl bir işkence.Sanki ana rahmine geri
dönmüştü, ama bu sefer bilinci yerindeydi. Otuz üç yaşında kendini bulmaya
çalışırken,tökezlemiş yaşamdan kopup tekrardan rahmin içine girivermişti.Hemde öyle
dokuz ay falan değil tahminen iki yada üç gün anca olmuştur ama karanlık kendisinden
herşeyini almıştı. Artık düşünemiyor,durduğu yerde duramıyor hatta nefessiz kalmış ,soluk
bile alamıyordu.

Okumaya devam →

Öykü

KILÇIK SABRİ

2.Ağır ceza hakimi Erdem Saltık önündeki dosyadan kafasını kaldırmış iki jandarmanın
arasında sanık bölümünde süklüm püklüm duran Sabri Bağcık adındaki zanlıyı inceliyordu.
Tecrübeli kart hakim bugüne kadar nice davalara bakmıştı. Arkadaşları ile konuşmasında
artık hiçbirşey beni şaşırtmıyor,yalanı dolanı,şaşırtma amacını ; kısaca lep demeden
leblebiyi hemen anlayabiliyorum diye övünürdü. Yeterki adamın bir dosyasına ,geçmişine
bakayım yeter derdi.
Okumaya devam →

Öykü

YUMURTAŞ

_ Len Hasan bu taş nasıl patlayacak yumurta gibi ?diye sordu .Hasan
_ Ne bileyim ben abi ya kime ne zararı varsa burda kendi kendine durup duru işte.dedi
Kamyonetten ölçüm cihazlarını alet edevatları indiren Yavuz
_ Abi burası tam tünelin çıkışına denk geliyormuş bundan dolayı tepe traşlanacak ilerde
heyelan falan olmasın diye dedi.Kamyonete Yavuz a doğru dönen Levent ustabaşı
_ Eksik olma ya Yavuz bilmiyorduk sayende öğrenmiş olduk dedi imalı imalı Hasan
_ Dünkü bok cin olmadan adam çarpmaya başlamış ,sanki biz bilmiyoz neden
patlatacağımızı gel len madem çok biliyon bi gösterive bakem dinamiti neresine sokcez bu
daşın diye Yavuz’a bir göz attı.

Okumaya devam →

Roman

KAOS

1541 Macaristan Buda

Osmanlı Padişahı Sultan Süleyman, dördüncü kez gelmiş olduğu Macaristan seferinde orta
ve Güney Macaristan’ı alarak Tuna Nehri’nin batısındaki Buda şehrinde Osmanlı’nın en yeni
Budin eyaletinin kurulması çalışmalarından yorulmuş, günün yorgunluğunu omuzlarında
fazlasıyla hissetmeye başlamıştı. Akşam yemeğinden sonra yaptığı şekerlemeden henüz
kalkmış, içtiği kömürde pişen acı kahvenin zihnini açıp onu kendine getirmesini bekliyordu.
Gün bitse de mesaisi henüz bitmemişti. Akşama nihayetlendirip sonuca bağlaması gereken
önemli bir konu vardı.

Okumaya devam →